
Asıl olan özdür. Yani bir şeyin imajı somutlaşmış halinden daha gerçektir. Bu durumda bütün olasılıklar varolur. Bu hayat düzleminde bu sonsuz olasılıklardan bir tanesi gerçekleşir. Geride kalan yani bu varoluş düzleminde o olasılığın gerçekleşmesiyle çöken diğer olasılıklar paralel düzlemlerde yollarına devam ederler, gerçekleşirler. Çünkü gerçekleşen varoluş olmak için önce varolma olasılığına ihtiyaç duyar. Yani bu dünyada gerçek dediğimiz olguların özü gerçek olma olasılıklarıdır. Bütün olaylar, durumlar kabuktur ve öz olmadan varolamazlar. Olasılık yoksa olay da var olamaz. Bu durumda gerçekleşmeyen bütün olasılıklar, gerçek dediğimiz kabuktan daha gerçektir ve daha somuttur. Daha somutlarsa olmamaları düşünülemez.
Peki bu bilgiyi nasıl kullanabiliriz! Asıl sorulması gereken soru budur. Öncelikle fark etmeliyiz. Neyi mi? İstediğimiz, arzuladığımız olayları, durumları ve bütün diğer varoluşları. Ne istediğimize karar vermeli ve istemeliyiz. Aslında buna yukarıda anlattıklarımızın ışığında pek de “istemek” diyemeyiz. “Hatırlamak” daha doğru bir tanımlama olur bu kavram için. Zaten sahip olduğumuz varoluşları hatırlamak diyelim. Çünkü bu dünya ile diğer paralel evrenler arasında zamana ve mekana bağlı olmayan bir ilişki vardır.
Sonuç olarak, isteyin ve sizin olsun. Bunu yaparken de ne istediğinize dikkat edin. Çünkü elde ettiğinizde sizi en çok üzecek olan aslında hep istediğinizi sandığınız şeyin o olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek olacaktır.
1 yorum:
ewetttttt gercekten super yazmisiniz gene dokturmusunuz yane
Yorum Gönder